Tufan Çiğdem‘in vokallerde, Burak Gündoğdu‘nın gitarda, Nikolay Dovdopolov‘un davullarda ve Vyacheslav Babienko‘nun bas gitarda olduğu grup Lostpray, ilk albümü That’s Why‘ı yayınlamaya hazırlanıyor. Güçlü soundu ve vurucu sözleri ile oldukça sağlam bir albüm yolda. Bu albüm Türkiye’nin metal müzik camiasının inancını tazeleyecek desem hiç de abartmış olmam. Albüm piyasaya çıkmadan önce Burak ve Tufan ile Lostpray, That’s Why ve grubun dinamikleri üzerine konuştuk.
Sizi başından beri takip edenler mutlaka vardır ama Lostpray ile ilk defa tanışacak olanlar için soralım. Ne zamandır birlikte müzik yapıyorsunuz, nasıl bir araya geldiniz?
Burak: Tufan ile liseye hazırlanırken dershanede tanıştık. Bizi bir Nirvana tişörtü bir araya getirdi diyebilirim. Giydiği tişörtü görünce gidip Tufan’la tanıştım. Sonra yakın arkadaş olduk ve beraber müzik yapmaya başladık. Yaklaşık 2-3 yıl, okul haricindeki tüm vaktimizi stüdyoya girerek geçirdik. Üniversite için Tufan Ukrayna’ya gidince uzun bir süre görüşemedik ama bu süre içerisinde Tufan, davulcu arkadaşımız Nikolay ile tanıştı. Yaklaşık 1 yıl önce de “O Ses Ukrayna”ya katıldı. Tufan’ın bu macerası sırasında tekrar görüşmeye başladık. Bu süreçte ben de bir anda herşeyi bırakıp Ukrayna’ya yerleşmeye karar verdim. Bir süre başka müzisyenlerle çalıştıktan sonra şu an birlikte çalıştığımız Nikolay Dovdopolov ve Vyacheslav Babienko ile grubumuzun son halini oluşturduk.
Tufan, O Ses Ukrayna’daki başarını gazetelerden okumuş ve mutlu olmuştuk. Nasıl karar verdin yarışmaya katılmaya?
Tufan: O Ses Ukrayna’ya katılma kararım çok ani oldu aslında. Başta eşim olmak üzere, etrafımdaki insanlar yeteneğimi göstermem konusunda hep ısrarcıydılar. Ben de üniversiteyi bitirdikten sonra müzik adına profesyonel işler yapma gereksinimini iyiden iyiye hissetmeye başladım. O Ses Ukrayna yarışması o dönemde çıktı karşıma. Rakibi X-Factor’den daha fazla müziğe yönelik olduğuna kendimi ikna ettim önce. Sonra da yarışmaya kayıtlarımı yolladım ve kabul edildim. Yabancı bir ülkede böyle bir tecrübe yaşamak gerçekten müthişti. Başta jürim Svyatoslav Vakarçuk olmak üzere çok değerli insanlarla tanıştım. Takım arkadaşlarımla ve Vakarçuk ile halen görüşüp haberleşiyoruz hatta. Yarışmadan sonra Vakarçuk’un rock grubu Okean Elzy ile bir düet bile kaydettik. Yaklaşık 10.000 kişinin karşısına çıkıp, onunla beraber şarkı söylemek inanılmaz bir duyguydu.
Bu arada, Hallelujah performansın çok başarılıydı gerçekten. Pek beğendim.
Tufan: Çok teşekkürler.
Lostpray ile yaptığınız müzik için Progresif Metal desek yanılmış sayılır mıyız?
Burak: Son zamanlarda müzik tarzları farklılık arayışından dolayı o kadar birbirinin içerisine girdi ki, biz bile kendi müziğimizi adlandırmakta zorlanıyoruz. Müziğimiz içerisinde progresif elementler var, evet, ama kendimizi bir progresif metal grubu olarak tanımlamak pek doğru olmayabilir.
Önümüzdeki günlerde ilk albümünüzü yayınlamayı planlıyorsunuz. Öncesinde de “The Story Aint Like No One Knows” adlı bir parçanızı paylaştınız. İlk yorumlar nasıl?
Burak: Elimizden geldiğince şarkımızı duyurmaya çalıştık fakat halen çok fazla insana ulaştırabildiğimizden emin değiliz. Şimdiye kadar gelen yorumların hepsi olumluydu, bu da bize güzel bir motivasyon kaynağı oldu gerçekten.
Albümünüzü hazırlama süreci biraz sancılı geçti sanırım? Son durum nedir? Albümünüzün tamamını ne zaman dinleme fırsatı bulacağız?
Burak: İlk albümümüz olmasından, tamamen kendi kendimizi finanse ediyor olmamızdan ve hem Türkiye’de hem de Ukrayna’da yaşanan olaylardan dolayı gerçekten çok zor bir dönem geçirdik, evet. Özellikle psikolojik olarak çok yorulduk diyebilirim. Ukrayna’daki olayların bizim yaşadığımız yer olan Odessa’da da yayılması bizim için her şeyi daha da zor bir hale getirdi. Rus askerlerinin ve tanklarının Ukrayna sınırında olduğu haberini aldığımız akşam arkadaşlarımızla “Bu akşam bizim son akşamımız olabilir” dedik.
Tufan: Artık albümümüzü kaydetmiş olmanın rahatlığını ve mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak bu sefer de bir sonraki adım ile ilgili endişelerimiz başladı. Albümü piyasaya çıkarma, konser verme, turlara çıkabilme… Albümü Haziran ayı içerisinde piyasaya çıkarabilmeyi umuyoruz. Son olarak albüm kapağının tasarlanması, logonun yapılması gibi süreçlerin tamamlanması kaldı.
Albümü nerede kaydettiniz?
Burak: Albüm kaydını Odessa’da daha önceden çalışmış olduğumuz EdRecords stüdyosunda yaptık. Parçalarımızın son hâlini düşününce, elimizdeki imkanlarla beklentilerimizin üzerinde bir iş ortaya çıktığını söyleyebilirim.
Şarkılarınızı oluşturma süreciniz nasıl işledi? Sözleri kim yazdı mesela?
Tufan: Şarkılarımızı oluştururken, bugüne kadar kaydettiğimiz parçaları, materyalleri kullandık. Prova stüdyomuzda besteledik, daha önce yaptıklarımızı tekrar düzenledik, birleştirdik, ekledik, çıkardık ve sonuç olarak mantıklı bir bütün hâline getirmeye gayret ettik. Sözlerin hepsini de Burak yazdı.
Albümün adını “That’s Why” koymaya karar vermişsiniz. Açıklama getirmek istediğiniz şeyler mi var?
Bu albümü belki milyonlara ulaştıracağız, belki de herkes nefret edecek ve oturup sadece biz dinleyeceğiz. Bunun bizim için pek bir önemi yok. Kendi adımıza çok güzel şeyler yaşadık ve dünyaya güzel bir şey bıraktığımızı düşünüyoruz.
Burak: Albümde anlattığımız her şey, değindiğimiz tüm problemler, konular bizi müzik yapmaya iten etmenler. Bir de, hepimizin hayatındaki en büyük hayali bir albüm yapabilmekti. Bu albümü belki milyonlara ulaştıracağız, belki de herkes nefret edecek ve oturup sadece biz dinleyeceğiz. Bunun bizim için pek bir önemi yok. Kendi adımıza çok güzel şeyler yaşadık ve dünyaya güzel bir şey bıraktığımızı düşünüyoruz. Bu iki nedenden ötürü albümün ismini That’s Why (Bu Yüzden) koymaya karar verdik.
Albümde sizin için en özel şarkı hangisi? Bir hikayesi var mı? Albümünüzü bekleyenleri biraz heyecanlandıralım!
Burak: Gerçekten çok zor bir soru. Benim için en önemlisi “Killing Me” sanırım. O dönemde yaşadıklarımızı tamamen yansıttığını düşünüyorum.
Tufan: Ben ve Kolya’nın favorisi “Speakers of Evil”. Vyacheslav’ınki ise “The Blessed One”
Ukrayna’da da, Türkiye’de de gündemin oldukça değişken olduğu bir zaman dilimindeyiz. Bu durum Lostpray’e yansıdı mı sizce?
Burak: Ukrayna’ya geldiğim gün İstanbul’da Gezi Direnişi başladı. Çok uzun bir süre boyunca ve sürekli bu haberleri takip ettik. Çok üzüldük, çok sinirlendik ve bir yandan da umutlandık doğrusu. Bu olaylar yatışmak üzereyken Kiev’de başlayıp ardından Kırım’a ve Odessa’ya yayılan ve halen birçok şehirde devam eden olaylar yaşanmaya başladı. Günlerce, gecelerce bu olaylarla ilgili konuştuk, tartıştık, uykularımız kaçtı. Bunun psikolojik yükünü üzerimizden halen de atabilmiş değiliz. Gerçekten etkilendiğimiz çok fazla şey oldu. Parçalarımızda “Bu yaşananlara yer vermeliyiz.” demedik ama tabii ki tüm bu yaşadıklarımız doğal bir şekilde albümümüze eklemlendi. İnanıyoruz ki insanlar bu albümü her dinlediklerinde “Bu adamlar yaşadıkları dönemi iyi anlatmışlar.” diyecekler.
İki uyruklu bir grup olmak nasıl bir deneyim? Grubun dinamiğini nasıl etkiliyor bu durum?
Burak: Ukrayna ve Odessa çok sanatsal ve güzel bir yer. İstanbul’da senelerce sinir, stres içerisinde yaşadıktan sonra burası bana cennet gibi geldi diyebilirim. Hem de yaşanan onca kaosa rağmen! Şehir fazla vaktinizi yemiyor ve psikolojik olarak sizi yoran hiçbir etken yok. Bunların yanında, bu süreci burada biraz daha hesaplı geçirdiğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz. Bu durumun bize yansıyan tek eksisi ise burada İngilizce konuşulmuyor olması. Ancak en büyük heyecanımız ve motivasyonumuz da buradan kaynaklanıyor. Yaptığımız müziği tüm dünyanın dinlemesini arzuluyoruz. Bunu söylemek için biraz erken olabilir ama ülkemizi tüm dünyada gururla temsil edebilmek istiyoruz.
Sizi sahnede ne zaman görebileceğiz? Yakınlarda Türkiye’de konser verme planlarınız var mı? Konserlerinizden haberdar olmak için sizi nerelerden takip edelim?
Burak: Şimdilik kesin bir tarih yok fakat Türkiye içerisinde konserlerimiz olacak bundan emin olabilirsiniz. Uzun bir süre konser verip, müziğimizi olabildiğince çok insana ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu konserlerin planlamasıyla ilgili çalışmalarımız da halen devam ediyor. Konserlerimizi Facebook sayfamızdan ya da grubumuzun websitesinden takip edebilirsiniz.
Son olarak, bu röportajı okuyanlara neler söylemek istersiniz?
Burak: Öncelikle Lostpray’e ayırdığınız çok teşekkürler. Bize destek olan tüm arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve bizi takip eden herkese de tekrar teşekkür edelim buradan. Yakın bir zamanda görüşmek dileğiyle!